KIRIKKALE İL MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

Aday Öğretmenlerin Uyum Programı Açılış Toplantısı Gerçekleşti…

Toplantıda Vali Yardımcısı Adnan KAYIK ve ardından Milli Eğitim Müdürü İsmail ÇETİN öğretmen adaylarına meslek ile ilgili tecrübeleriyle dolu bir konuşma yaptı.
Aday Öğretmenlerin Uyum Programı Açılış Toplantısı Gerçekleşti…

 

 Aday öğretmenlerin Uyum Programı Açılış Toplantısı Gerçekleşti…

Toplantıda Vali Yardımcısı Adnan KAYIKyaptığı konuşmada;

 "Değerli genç öğretmenlerimiz; Sayın ÇETİN´ inde geçmiş öğretmenlik anılarıyla çok güzel ifade ettiği gibi bir bakıma öğretmenlik kutsal bir meslek, işiniz zor, meşakkatli ama aynı orantıda şerefli, itibarlı bir meslek. İnsana şekil vermede annesinden babasından sonra gelen ilk insan öğretmendir. Bir ilkokul öğrencisine büyüyünce ne olacaksın diye sorduğumuzda tereddüt etmeden aynı anda öğretmen olacağını söyler. O yüzden işinizi aşkla şevkle istekle yapmak durumundasınız, zorluklar olmayacak mı? elbette olacak, her işte olduğu gibi sizinde karşınıza zorluk çıkacak. Sizler ve bizler bu zorlukları aşıp mevcuda başka tuğlalar ekleyeceğiz ki geleceğin Türkiye sini inşa edelim. Dünya çok hızlı değişiyor ve gelişiyor buna ayak uydurmamız lazım. Bu güzel mesleği seçtiğiniz için sizlere teşekkür ediyorum, başarılar diliyorum, önümüzde kutlayacak olduğumuz 24 Kasım Öğretmenler Gününüzü de şimdiden kutluyorum, sevgiler saygılar sunuyorum." dedi.  

 Ardından Milli Eğitim Müdürü İsmail ÇETİN öğretmen adaylarına meslek ile ilgili tecrübeleriyle dolu bir konuşma yaptı.

 Sayın ÇETİN; “Sayın Valim, Değerli öğretmenlerim, kıymetli meslektaşlarım, sizleri görmek bizler için çok ayrı bir şey, bizim bu mesleği bırakma mevsimimiz geldiğinde bayrağı teslim edeceğimiz arkadaşları görmek başka bir duygu. Sizler geldiğinizde biz sizlerle yenileniyoruz, kimimiz 20 yıl, kimimiz 30 yıl kimimiz 35 yıl geriye dönüyoruz. Mesleğe ilk adım atarken yaşadığınız heyecanı biz sizinle tekrar yaşıyoruz. Öğretmenlik mesleği anlatılacak bir meslek değildir yaşanacak bir meslektir; sizlerde bunu yaşıyorsunuz, yaşayacaksınız. Öğretmenlik mesleği bir hikayeler bütünüdür, her öğretmenin bir çok hikayesi vardır ama en büyüğü her çocuğun hikayesine katılmış olmasıdır. Okuttuğunuz, ders verdiğiniz, elinden tuttuğunuz, başını okşadığınız her öğrencinin hayatına, hatıratına katılıyorsunuz ve onun kişiliğinin oluşmasına katkı sağlayan  ne kadar bileşen varsa, hepsine etki eden ana bileşenlerden biride siz oluyorsunuz. Dolayısıyla yargılamadan, onların geldiği yere göre tasnif etmeden, kirli mi temiz mi gelmiş, zengin çocuğu mu yoksul aile çocuğu mu, hiç bunları düşünmeden onların size teslim edilmiş emanetler olduğunu düşünün. Onlarla birlikte hayatı yaşayıp ve elinizden geldiğince onlara yön vermeye çalisin. Nasıl iyi bir öğretmen olunur? Onların derdini dert, dersini ders biliyorsanız, siz en iyi öğretmen olursunuz. Ama onlara geldiği yer veya ailesi itibarıyla veya şekliyle yada ne itici çocuk diye düşünerek onu kendi gönlünüzden uzağa doğru iterseniz o çocuğa hiçbir şey veremezsiniz. Biz bugün bile yıllar önceki öğretmenlerimizi hatırlıyoruz. Hayatta her şey unutulur. Hayatta unutulmayan çok az şey vardır.. Annenizi babanızı unutmazsınız. Askere gidenler bilirler. Komutanınızı, takım arkadaşlarınızı unutmazsınız. Ve birde öğretmeninizi unutmazsınız. Günü birinde müdür de olsanız, günün birinde vekil de olsanız, vali de olsanız, hatta bakan, cumhurbaşkanı bile olsanız anne babanızın haricinde elini öpeceğiniz bir tek kişi var. O da öğretmeniniz. Bu nedenle siz böyle güzel, anlamlı, böyle kutsal bir mesleği seçtiniz. Bunun için bizim aramıza geldiniz. Kırıkkale’mize atandınız. Siz şanslısınız. Kırıkkale gibi işte az önce tanıtım filminde gördüğümüz Orta Anadolu’muzun bağrında güzel bir şehrimize geldiniz. Biz de şanslıyız; siz gibi çok değerli, kıymetli, aydınlık güzel arkadaşlarımız aramıza katılmış oldu. Sizlerle yaşımız biraz daha gençleşti. Yaş ortalamamız düştü. Umudumuz tazelenmiş oldu. Tabii ilk geldiğinizde bazı sıkıntılarla karşılaştınız. Nereye başvuracağım? Evrakları nerden alacağım? Nereye vereceğim? Hangi bankaya gideceğim? Nerede kalacağım? Yurt var mı? Apart var mı? Ev var mı? Otel var mı? Tanıdık eş dost var mı? Bütün bunlar geçti. Her şey halloldu. Öyleyse hayatta bir şeyi kendinize düstur edinin. Panik yok. Halledilmeyecek hiç bir şey yok. Çünkü güneş hiçbir zaman takılı kalmıyor. Her gün akşam oluyor. Önemli olan hayatınızı düzgün bir çizgi de yaşamak. Kendinizle barışık yaşamak. Yaptığınız işten keyif, zevk almak. Vicdanen rahat olmak. Eğer siz o sınıfa elinizden geleni vereceğinize inanıyorsanız ki elinizden gelmeyeni vermenizi kimse isteyemez. Elinizden geleni veriyorsanız görevinizi yapıyorsunuz demektir. Vicdanınız rahat olacaktır. Onun dışında her şey teferruattır. Öğrenciyle öğretmen arasındaki iletişim eğitimdeki en kritik konudur. Eğer sınıfınızla iyi anlaşıyorsanız siz sınıfı sevmişseniz, onlarda sizi sevmişse o mesleği yapmanın zevkine doyum olmaz. Peki bunu nasıl sağlayacağız. Birinci şart, karşınızda sıralar var ve bu tarafta masanız var. Siz hiçbir zaman öğrenciler için karşı taraf olmayın. Yani öğrenci ile öğretmen sanki farklı saflardaymış hissi vermeyin. Aynı saftayız deyin. Aynı safta olduğunuzu gösterin. Onların karşılarına geçip masaya oturup oradan ders anlatmayın. Karşıdan nasihat veriyor pozisyonunda olmayın. İnsanların en zıt olduğu şey nasihat edilmesidir. Özellikle ergenlik çağındaki çocuklar bundan nefret ederler. O zaman ne yapacağız? Onların tarafına geçeceğiz. Onların sırasına, onların hizasına geleceğiz. Onların sırasına oturacağız. Onlarla beraber şikâyet edeceğiz. Ama sonra bu şikâyetin çözümünü bulacağız. Bunu hissettirirseniz. Sizin kendi tarafınızda olduğunuzu düşünürler. Onlara göre anne baba karşı taraf, öğretmen karşı taraftır. Toplum kurallar karşı taraftır. Onlar bu taraftır. Bir isyan vardır anne babaya, kurulu düzene, kurallara, öğretmenlere, herkese karşı bir isyan vardır. Bunu hallettiğiniz zaman siz ne yaparsanız onların idolüsünüzdür. Başka meslekte olmayan özellikte şudur; iki insan diğerini kıskanmaz. Anne baba çocuğunu kıskanmaz. Öğretmende elinden tuttuğu öğrencisinin en yüksek makamlara gelmesini kıskanmaz. Bir okuldan ayrılmam söz konusuydu. Bütün meslek hayatınızı aynı okulda geçiremezsiniz. Zaman zaman değişiklikler olabilir. Okuldan işlemleri yaptık. Arkadaşlarla vedalaştık. Sınıf öğretmeni olduğum sınıfın öğrencileri yanıma gelip “Hocam bir beş dakika zamanınızı ayırır mısınız?” Sınıfa gittim. Masanın üzerine hediye paketi koymuşlar. Size ufak bir hediyemiz var dediler. Hediyeyi açtım. Hatıra defteri hazırlamışlar. Bütün sınıf tek tek gidişimle ilgili, onlarla berber olduğumuz süreyle ilgili duygu ve düşüncelerini içlerinden gelen şekilde yazmışlar. Bir kaç sayfasını karıştırdım. Çocuklara dönerek dedim ki “Şundan emin olabilirsiniz, hayatta bugüne kadar aldığım en güzel hediyeydi, hepinize çok teşekkür ediyorum.” Böyle bir durumda yaşınız artık belli bir noktaya gelmişse duygularınıza çok fazla hakim olamazsınız. Ben bu olayı hayatta hiç unutmadım. Aramıza iyi ki geldiniz diyorum, hepinize meslek hayatınızda hem aile hayatınızda başarılar diliyorum. Bizi bir baba bir ağabey olarak bilin ne zaman nerede başınız sıkışsa biz buradayız kapımız sizlere sonuna kadar açık, hiç çekinmeden gelin. Her iki cihanda Allah (CC) sizi mesut ve muvaffak etsin. Hepinize sevgi, saygı ve muhabbetlerimi sunuyorum.” dedi.

Ayrıca öğretmen adayımız Dilara Melek KÖKSAL; mesleğe başlamanın heyecanını belirten kısa bir konuşma yaptı.

 Konuşmaların ardından toplu resim çekilerek uyum eğitimlerine devam edildi. 16-11-2015

 

 

Fabrikalar Mah. Ulubatlı Hasan Cad. B Blok No39 71100 Merkez/KIRIKKALE - Valilik Binası 0 (318) 224 61 04 / 224 61 06 / 224 61 07 / 224 61 08 / 222 01 33 / 222 01 44

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.